Bir Dünya İkonu Rolex'in Hikayesi
BİR DÜNYA İKONU ROLEX’İN HİKAYESİ
Dünya çapında her gün 2000’den fazla saat üreten ve yılda 7 milyar doların üzerinde satış yapan lider saat markası, lüks dendiğinde ilk akla gelen markalardan. İsviçre kökenli olan firma, kendi adı altında ürettiği saatleri sadece yetkili satış noktalarında satarak sadece ürünlerinin değil, aynı zamanda müşteri hizmetlerinin de kalitesini korumaya çalışıyor. 1905 yılında Hans Wilsdorf ve Alfred Davis tarafından Londra’da kurulan marka, her ne kadar İngiltere’de kurulmuş olsa da bugün İsviçre merkezli çalışıyor. Dünyanın en güçlü 57 markasından birisi olarak kabul edilen Rolex’in ilk ismi bu değil elbette. Şirketin kurulduğu ilk yıllarda, kurucularının ardından Wilsdorf and Davis şeklinde isimlendirilen marka 1919 yılında İsviçre’nin Cenova şehrine taşınıyor, sonraki yıllarda da isim değiştirerek Rolex adını alıyor. Bugün markanın en büyük rakipleri arasında Patek Philippe, Omega ve Panerai gibi markalar yer almakta. Rolex sadece ürettiği kaliteli saatlerle değil, sponsor olduğu etkinliklerle de isminden sıkça söz ettiriyor. Tenis, golf, yatçılık gibi üst düzey sporlara sponsor olan Rolex, kalite dendiğinde ilk akla gelen isimlerden birisi haline gelmiş durumda.
Rolex Nasıl Kuruldu? Kurucusu Kimdir?
Rolex 1902 yılında Hans Wilsdorf ve kardeşinin eşi Alfred Davis tarafından kuruluyor. Hermann Aegler’den ithal ettikleri parçaları Dennison gibi şirketlerden aldıkları kaliteli saat kasalarıyla birleştirerek üst düzey saatler üreten ikili, güvenilir mücevher satıcılarıyla çalışarak işe başlamıştı. İlk yıllarda ürettikleri saatlerin üzerinde Rolex yazısını görmek mümkün değildi tabii, kayışın iç kısmına dikkatle bakıldığında markanın ürettiği ilk saatlerde W&D damgasını görünüyordu.
1908 Rolex için önemli bir yıldı. Zira iki ortak, isim değişikliğine giderek Rolex isminin haklarını satın almış ve İsviçre’deki ilk ofislerini La Chaux de Fonds’ta açmışlardı. Bu ismi seçmelerinin arkasında yatan ilhamın Wilsdorf’a ait olduğu söylentiler arasındaydı. Söylentilere göre, Wilsdorf markasının isminin her dilde kolaylıkla söylenebilmesini istemişti, bu yüzden Rolex gibi iki heceli ve açık telaffuzlu bir kelimede karar kılmışlardı.
Markanın kalitesini tescilleyen olaylardan ilki, 1914 yılında Kew Obervatory’den aldıkları A Klas sertifikasıydı. Saatlerin zamanı göstermedeki netliğine yönelik olan verilen bu sertifikayı almış olmak, marka için oldukça önemli bir adımdı, zira bu sertifika normalde sadece denizaltılarda kullanılan kronometrelere veriliyordu.
İlerleyen yıllarda çıkan 1. Dünya Savaşı, elbette Rolex’i de etkilemişti. Savaş dönemi boyunca lüks ürünlere uygulanan vergiler yüzünden beli bükülen Rolex, 1919 yılında İngiliz marketinden çekilme kararı almıştı. Aynı dönemlerde gümüş ve altın ithal etmek de zorlaşmıştı, zira saatlerin hammaddesi olsalar da ücretleri gittikçe artıyordu. Wilsdorf’un Cenova’ya taşınma kararıyla Rolex de böylece merkez değiştirmiş oldu. İlerleyen yıllarda şirketin ismi defalarca değişti, ancak Rolex kısmı hep baki kaldı. Önce Rolex Watch Company olan şirket, ardından Montres Rolex’e, en son da Rolex SA’ya evrildi.
Sadece elit sınıfa değil, orta sınıfa da hitap eden saatler üretmek isteyen Wilsdorf, o yıllarda bir diğer saat markası olan Tudor’u kurdu. Bir alt segmentte saatler üreten Tudor, piyasaya 1946 yılında giriş yapmıştı. 1960 yılında vefat eden Wilsdorf, ömrünün son gününe kadar her iki şirketin de yönetim koltuğunda oturmuş, şirketlerin başarıyla büyümesine öncülük ederek hem kaliteli hem de ileri görüşlü parçalar üretmişti.
Hans Wilsdorf Vakfı
1944 yılında, sosyal sorumluluk alanında da bir şeyler yapmak istediğine karar veren Wilsdorf, eşinin vefatının ardından Hans Wilsdorf Vakfı’nı kurdu. Vasiyetinde şirketlerinin tüm hisselerini ve yıllık kar paylarının da bir kısmını vakfa bıraktığını duyuran Wilsdorf, yılların emeğinin doğru kişilere ulaştığından emin olmak istiyordu. Bugün hisseleri hala vakıfta bulunan Rolex, piyasadaki diğer birçok milyon dolarlık şirketin aksine hiç hisse seneti satışı yapmadı.
1902 yılından beri üretim yapan Rolex, söz konusu saat tasarımı olduğunda oldukça inovatif ve başarılı bir çizgiye sahip. Kol saati üreten şirketler arasında birçok ilke imza atan Rolex, kendi kendine tarihi ve saati değiştiren ilk kol saati üreten şirket olmasıyla beraber aynı zamanda ilk suya dayanıklı (100 metreye kadar) saati üreten, ilk iki saat dilimini aynı anda gösteren ve ilk kronometre özelliği bulunan kol saatlerini üreten şirket konumunda. Şirketin adını kol saati sektörüne altın harflerle yazdırmasına yardımcı olan inovasyonlarını sizin için tarihi olarak sıraladık:
1910– Kronometrik netlik konusunda ilk İsviçre Sertifikası almaya hak kazanan kol saati olmayı başardı
1926– Piyasada da devrim yaratan ilk suya dayanıklı kol saati piyasaya sürüldü. 1926 yılında piyasaya sürülen Oyster serisi (suya dayanıklı kol saatlerinin bulunduğu seri) bugünlerde hala üretiliyor.
1945– Otomatik takvim bulunduran ilk kol saati
1954– İki farklı zaman dilimini aynı anda gösteren ilk saat
1931 yılının öncesinde, Rolex sadece manuel olarak ayarlanan saatler üretiyordu. 1931 yılındaysa, “bubbleback” adıyla kendi kendini ayarlayabilen bir saat piyasaya sürüldü. Saatin içerisindeki mekanizmalar kullanıcının kolundaki hareketlerden de yardım alarak kendi kendini ayarlamayı başarıyordu. Bu teknoloji kol saati kullanımını hem daha işlevsel, hem de daha güvenilir hale getirdi.
1960’ların sonlarına doğru (ve 1970’li yılların da başlarında) Rolex şirketinde çalışan mühendisler dönemin teknolojisi kuvartz üzerinde önemli rol sahibiydi. Rolex diğer 16 saat üreticisi markayla anlaşarak beraber çalışmaya başladı. Bu işbirliği sayesinde ortaya çıkan Beta 21 Kuvartz, elbette ilerleyen yıllarda Rolex saatlerde yerini alacaktı. Proje üzerine çalışmayı devam ettiren mühendisler, teknolojiyi geliştirdikçe Rolex modellerine uyarlayarak kol saati teknolojisindeki inovasyonun öncüsü haline gelmişlerdi.
Bu noktada aklınızda bir soru olabilir. Rolex, her sene kaç saat üretiyor acaba? Yazının başında günde yaklaşık 2000 saat ürettiğini söylemiştik zaten. Bunu yıla uyarlayacak olursak, İsviçre Kronometre Kontrol Ofisi’nin sağladığı figürlere göre, Rolex yılda 700 bin civarında saat üretiyor diyebiliriz., Rolex bir aşırı aşmış bir geçmişe sahip… Uzun tarihi boyunca, sayısız tasarımla müşteri karşısına çıkan firma, zaman içerisinde kimi tasarımlarının üretimine son verirken kimisini de hala sürdürüyor. Çoktan üretimine son verilmiş tasarımlar, onları vintage ve koleksiyon parçası olarak gören koleksiyonerler tarafından ilgi görürken, modern modeller hala üretilerek müşterilere sunuluyor.
Farklı tür müşterilere yönelik çeşitli tasarımlar sunan markanın herkese hitap eden bir ürünü var desek yanılmış olmayız. Örneğin, eğer yüzmekten ve dalış yapmaktan hoşlanıyor, sudan çıkmam diyorsanız Rolex Submariner modeli sizin için burada! Bu modeli özellikle su altı basıncına dayanacak şekilde üreten marka, saatin sualtında bile şaşmayacağından emin. Diğer bir yandan, eğer yarışmalara katılıyorsanız, Rolex Daytona tercih etmelisiniz. Daytona modelini yarışçılara özel tasarladıklarını belirten marka sözcüleri, saatin isminin tam olarak da bu yüzden en önemli yarışlardan birinden seçildiğini söylüyor.
Rolex’in şu an satışta olan tüm modellerini ise sizin için aşağıda listeledik:
- Datejust
- Datejust II
- Datejust Lady 31
- Datejust Pearlmaster 34
- Day-Date
- Day-Date II
- Cosmograph Daytona
- Rolex Deepsea
- Explorer
- Explorer II
- GMT-Master II
- Lady-Datejust
- Lady-Datejust Pearlmaster
- Milgauss
- Oyster Perpetual
- Sea-Dweller 4000
- Submariner
- Sky-Dwelleroy
- Yacht-Master
- Yacht-Master II
- Cellini Time
- Cellini Date
- Cellini Dual Time
- Cellini Rolex Prince
Rolex saatlerinin şu anki CEO’su Jean Frederic Dufour. Rolex saatlerinin tarihi boyunca yönetim koltuğuna oturmayı başarmış altıncı kişi olan Dufour, aynı zamanda saat sektöründeki uzmanlığıyla da tanınıyor. Hublot’un eski CEO’su olan Jean Claude Biver’in yakın arkadaşı olan Dufour, kariyeri boyunca Zenith ve TAG Heuer gibi ünlü saat markalarında da yöneticilik yaparak alandaki uzmanlığını pekiştirmiş.
Rolex’e şöyle bir baktığımızda, şirketin sadece saat sektöründe yaptığı inovasyonlarla attığı ilk adımlarla değil, aynı zamanda klasikleşmiş modelleriyle da bugün olduğu yere geldiğini görüyoruz. Her bir modelinin kendi karakteristik özellikleri ve uyandırdığı güç, başarı ve macera hissiyle kullanıcısına eşsiz bir deneyim yarattığı marka, geçmişten bugüne uzanan bir başarı hikayesi aslında. Çeşitli boyutlarda, altından tutun beyaz altın, paslanmaz çelik gibi metalleri kullanarak, çeşitli mücevherler; hatta inciler kullanarak süslediği saatleriyle en ince zevklerin ve sofistike rüyaların başrolü olan Rolex saatler, yıllardır kaliteyi ve zerafeti temsil ediyor.
0 Yorum