Business&Luxury Magazine

İlişki Koçu ve Yazar

ADİL YILDIRIM

YAZAR&İLİŞKİ KOÇU

• Pandemi sürecini nasıl geçirdiniz ?

Pandemi sürecinde iki tane kitap yazma imkanım oldu; nisan ayında 50 maddede ilişkiler kitabını yazdım Karakarga Yayınları’ndan basılan bu kitabım Temmuz ayında okurlar ile buluştu ve geçtiğimiz günlerde 17. baskısını yaptı. Bu satış performansı benim açımdan büyük bir başarı oldu çünkü ben bugüne kadar hep roman yazdım, ilk defa ve bu yayınevinden bana gelen özel bir talep üzerine 50 Maddede İlişkiler gibi bir kişisel gelişim kitabına imza attım; öte yandan kitabı okuyanlar bunun bir kişisel gelişim kitabı değil de ilişkiler konusunda rehber bir kitap olarak adlandırılması gerektiğini söylüyorlar, aynı zamanda romanlarımdaki yazım üslubumu bu kitapta da koruduğum için bana teşekkür ediyorlar. YouTube kanalımda paylaştığım videolarda maddeler var, benim anlatım tarzım bunu içeriyor: 5 maddede erkeği aşık et, 3 maddede peşinden koştur gibi açık net ve pratik bilgiler vererek her şeyi anlatıyorum, bu kitapta da aynı tarzı korudum. Dolayısıyla 50 maddeye ilişkileri tabii ki sığdıramazdık fakat önemli maddeleri yazdık ve ben misyonumu yerine getirdim; Erkek dünyasını kadınlara anlatmak benim misyonum ve bu misyonun özellikle altını çiziyorum çünkü ben Heteroseksüel erkek dünyasını kadınlara anlatıyorum. Erkek düşünce biçimini ve ruhsal dünyasını kadınlar çok yakından tanımıyor, erkek ve kadınlar arasında ciddi anlamda düşünce farkları var, bu farkları ortaya koymak ve ilişkilere katkıda bulunmak için bu kitabı yazdım. Pandemi sürecinde sonra Mayıs ayında Şeytan Tüyü isimli romanı yazdım. Bu romanda Mert Atalay isimli bir sırtlan erkek profili var ancak bu adam son derece aristokrat ve kültürlü bir aileden geliyor. Bundan 4 sene önce benim sosyal medyada ilk defa dile getirdiğim ve sonrasında insanların ezberledikleri sırtlan erkek profilleri nasıl yetişiyor; bazı erkek anneleri bu adamların eğitimde hangi yanlışları yapıyorlar işte bu noktaları ortaya koymak istedim. Her zaman sırtlan erkekleri anlatırken, bu adamları oluşturan ve meydana getiren süreçleri anlatmamak olmazdı, işte bunu detaylı olarak hikayeleştirmenin ve Mert Atalay gibi tehlikeli bir karakteri ortaya koymanın zamanı gelmişti… Kitap temmuz ayının sonunda İthaki Yayınları etiketi ile piyasaya sürüldü ve 3 aylık süreçte medyanın hiçbir kanalında haber yapılmamasına rağmen yüksek satış rakamlarına ulaştı. Açıkçası kitaba yer vermeyen köşe yazarları ve editörler kitabın okur tarafından beğenilmesi ve yoğun talep almasına bile önem vermediler çünkü anti kahraman dediğimiz olguyu bilmiyorlar. Yani kötü adamı anlatmak o kötü adamı övmek anlamına gelmez, bu sırtlan erkekleri oluşturan koşulları anlattım, hepsi bu…

• 50 maddede ilişkiler kitabını bir kadın aldığında “Tamam artık istediğim ilişkiye ulaşacağım Ben” diyebilir mi ?

Ben bu kitapta sadece erkekleri anlatmıyorum, bu kitabı okuyan her kadına da kendini tanıma şansı veriyorum mesela kitabı okuyanlar şunu diyor: “Adil Bey ben bu kitabı okuyunca kendi yanlışlarımı anladım çünkü ben bugüne kadar ilişkilerimde her şeyi yanlış yapmışım...” İlişkilerine yeni bir ayar vermek isteyen her insan öncelikle hatalarını analiz etmeli ve bunlardan vazgeçmelidir, yani yüzleşmeden bahsediyorum, öte yandan bir insan için en büyük sorun da budur: YÜZLEŞMEK. Bu kitabı okuyan her kadın, öncelikle ne istediğini, karşı cinsten ne beklediğini anlayacak ve tüm ilişkilerinde bunlara önem vermeye başlayacaktır, ayrıca bir erkeğin düşünce tarzını da anlamasına yardımcı oluyorum, satır aralarında önemli detaylar var…

• Hep aynı sorunlu ilişkileri çeken insanlar için düşünceleriniz nelerdir ya da onlara ne önerirsiniz ?

İlişkilerde saplantı ve hırs bu konuyla ilgili. Her ikisi de yani gerek saplantı gerekse hırs yapmak hiç de sağlıklı değil. Bir ilişki insanın hayatına renk getirmeli, heyecan ve tatmin vermelidir, aksi halde bir yük olur ve anlamsızlaşır. Günlük hayat bu kadar zorken hangi sağlıklı insan hayatını daha da zorlaştıracak bir ilişkinin yükünü taşımak ister? Bunları hepimiz kabul ediyoruz fakat sağlıksız insanları bulup, onları tespit edip sonra da onları düzeltmeye çalışan insanların sayısını asla tahmin bile edemezsiniz, bunun en büyük sebebi çocukluk çağındaki travmaları çağrıştıran benzer tipleri bularak aslında bu travmalardan kurtulma çabasıyla o insanları düzeltmeye yönelik gereksiz uğraşlardır, kimse değişmez, değişse bile bunu biz yapamayız, değişim isteği o insanın içinden gelmelidir.

• Bir YouTube videonuzda şunu söylemiştiniz bir kızın babası ile ilişkisi sıkıntılıysa bunun üzerine gitmelidir; burada vermek istediğiniz mesaj neydi?

Bir kadının çocukluk döneminde babasıyla sevgi içeren ve şefkat dolu bir ilişkisi olabilir ya da olmayabilir, bu durum onun suçu değildir ve kimse bu konuda o kadını suçlayamaz. Öte yandan, erkeklere karşı belirli bir agresiflik geliştiren kadınları analiz ettiğimiz zaman onların çocukluk çağındaki baba kız ilişkilerinden kaynaklanan bazı travmaları olduğunu görüyoruz. Bu noktada terapi almaları ve bu travmalardan kurtulmaları mümkündür ve bunu yapmaları halinde ilerleyen yaşlarda karşı cinsle muazzam sağlıklı ve düzgün ilişkiler kurabilirler. Aslında bu son derece sıradan ve normal bir konu, örneğin benim eskiden kalma bir kedi travmam varsa ve bunun üstünü örtmeye devam edersem belirli bir noktada bu travma benim başıma gereksiz dertler açabilir. Bunu yapmak yerine ruhsal sıkıntılarımla ve korkularımda yüzleşecek cesarete sahip olmalıyım.

• Peki sizin Türkiye’nin en çok izlenen Youtube fenomenleri arasında yer almanızın sırrı nedir?

Buna kısa ve öz bir yanıt verebilirim: Samimiyet. Her videoda o samimi üslubu korudum, dikkat edilirse her videoda aynı neşeli veya keyifli üsluba sahip değilim çünkü hayatımda olduğu gibi paylaştığım videolarda da her şey spontane yani anlık gelişiyor dolayısıyla samimi olarak o andaki duygularımı anlatıma katarak videoları paylaşıyorum. O anda öfkeliysem anlatıma yansıyor, bu da her durumda bu adam samimi anlatıyor ya da bu adam bizden biri gibi bir anlayışı ortaya koyuyor. Eğer o gün kendimi iyi hissetmiyorsam video paylaşmam, illa video paylaşmak veya tribünlere oynamak gibi bir hedefim asla olmadı. İzleyiciler bunu hemen algılıyorlar çünkü kamera aslında filtresizdir, orada hiçbir duyguyu saklayamazsınız, işte bu sebeple bazı insanlar mesajlar atıyorlar: Hocam ilişkim yok ama yine de tarzınızı beğendiğim için sizi izliyorum!

• Sosyal medya bugünkü ilişkileri nasıl etkiliyor?

Benim çevremde Instagram profili olmayan erkeklerin sayısı kadınların sayısından daha fazla bazı adamlar gerçekten sosyal medyada hiçbir hesap açmıyorlar ama ben Instagram profili olmayan bir kadınla henüz karşılaşmadım. Aslına bakarsanız sosyal medyadan kazançlı çıkanlar kesinlikle erkekler çünkü en tipsiz (at hırsızı) erkeğe bile yürüyen beş on tane kız olabiliyor, özellikle de bu adam popüler mekanlardan biraz artistik pozlar paylaştığı zaman nasıl bir talep aldığını ben size anlatamam. Dolayısıyla bu bolluk halini gören erkekler sosyal medyadan inanılmaz talep alıyorlar, birçok kadın için sosyal medya iyi olmadı çünkü erkeklere bu kadar yoğun talep varken ve artık kadınlar erkeklere yürüyorken, erkekler ciddi ilişki arayan bir kadınla tanıştıkları zaman kendilerine farklı kızlardan sürekli talep olduğu için şımarıyorlar ve düzgün ilişkiden kaçıyorlar. Sosyal medya kadınlar arasındaki yoğun rekabeti ortaya koymuştur.

• Peki kadınlar bir adamın sizin deyiminizle sırtlan olup olmadığını nasıl anlayabilirler?

Sırtlan erkek dediğimiz bir profilin en klasik özelliği son derece sabırsız olmasıdır, yani bir kadınla birlikte olmak için ilk 3-4 hafta çok yoğun ilgi gösterirler ama bu olmadığı zaman yani cinsellik konusunda kadının kırmızı çizgileri ve net bir tavrını gördüğü zaman sırtlan erkek bu ciddi kadınla asla vakit kaybetmez ve kolay yoldan cinsellik yaşayabileceği farklı avlara doğru gitmeyi tercih eder. Onun tek derdi cinselliktir ve bunu en hızlı yoldan yaşamak için kadına insan üstü bir ilgi gösterir, kadının aklını çelmek ve samimiyeti konusunda onu inandırmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Tanıştıktan sonra ilk bir ay kesinlikle cinsellik yaşamayın diyoruz çünkü sırtlan erkek beklemez ve gider dolayısıyla kısa yoldan ondan kurtulmuş olursunuz.

• Peki bir erkeğin vücut dilini nasıl analiz ederiz ve ilk buluşmada nelere dikkat etmeliyiz?

Detaylara dikkat ederseniz bir erkekle ilgili her şeyi öğrenebilirsiniz, örneğin adam şehrin en saklı gizli köşesinde kimsenin duymadığı bilmediği kuş uçmaz kervan geçmez bir mekan seçiyorsa ortalıkta görünmek ve kimseyle karşılaşmak istemiyor demektir, evli olabilir ya da yakalanmak istemediği ciddi bir ilişkisi olabilir, her ikisi de mümkün, yani hem evli hem de farklı ilişkileri olan çalışkan sırtlanlar var, onlar adeta rekora koşuyorlar. Ben yaptığım seanslarda aynı anda 12 kadını idare eden adamlara rastladım, üstelik bunlar yoğun çalışan iş adamları yine de üşenmeden vakit ayırıp her kadınla özel olarak ilgileniyorlar, sırtlanlık yapmak için yoğun mesai harcıyorlar. Öte yandan ilk görüşmede sürekli telefonuna bakan, sık sık mekandan çıkıp dışarıda telefonla görüşen bir erkeğin belli ki sizden sakladığı şeyler vardır ve dikkati kesinlikle sizde değildir. Son olarak, bir erkeğin sizinle ilgilendiğini gösteren size ilk görüşme boyunca sorular sormasıdır, soru soran erkek sizi merak eden çünkü sizinle ciddi ilişki düşünen erkektir, hiç soru sormayan ve sadece kendisini anlatan erkek narsist bir adam olmasının ötesinde aynı zamanda kadınlara hava atmaya alışmış sürekli göz boyayan biridir.

• Şeytan Tüyü kitabınızda Mert Atalay karakteri var bu karakteri yazarken kimden ya da hangi olaylardan esinlendiniz?

Bu romanda ana karakter ve aynı zamanda anti kahraman olan Mert Atalay son derece enteresan bir adam. Bazı karakterler adeta yazarın bir gece kapısını çalarak hadi beni yazsana diye ısrar ederler, aynen böyle oldu diyebilirim… Onu yazmalıydım çünkü ruhunda bu kadar şiddet, cinsellik ve zorbalık barındıran ama aynı zamanda dışarıdan bakıldığı zaman bu kadar modern ve uygar görünen bir erkek karakter her zaman dikkat çekicidir ve okuru yakalar, okur böyle bir adamı daha önce görmemiş olabilir ve ilgisini çeker çünkü benim ilgimi fazlasıyla çekmişti. Bu romanı yazarken her satırda, her cümlede keyif aldım ve zorlama olarak tek bir kelime bile yok, her şey yerli yerinde bir roman oldu. Buna özellikle çok mutlu oldum. Okurların en çok yaptıkları yorum şudur: “Bu romanı okuyunca dehşete düştüm!” Okurlara dehşet duygusu yaşatan bir roman olması hoşuma gidiyor…

• Evet Adil Bey röportajımızı Sonuna Geldik buradan sevenlerinize sizi takip eden papatyalarınıza neler söylemek istersiniz ?

Ben doğma büyüme İstanbulluyum ve açıkçası Ankara ile yoğun ilişkileri olan birisi değildim ancak bakış açımı tamamen değiştiren bir olay yaşadım ve madem Ankaralı bir dergi ile röportaj yapıyorum, bu olayı sizinle paylaşmak isterim. 2019 senesi Eylül ayında Ankara da bir AVM de yer alan kitapçıda imza günüm oldu ve oraya yaklaşık 800 kadın geldi… Daha önce en fazla 500 kadın ile imza yapmıştım dolayısıyla bu olay beni derinden etkiledi ve Ankara ile daha yakın bir iletişime geçmeme neden oldu. Benim için çok özel bir yeri olan Ankara’ya buradan sevgilerimi iletmek istiyorum…

0 Yorum

Cevapla