Yerel
Lojistikte Dev Adım! Cargo-Partner, Türkiye’deki İkinci Mega Deposunu Kuruyor, Ama İhracatta Hafif Bir “Duraksama” Var Mı Ne?
Türkiye’nin lojistik sahnesine bomba gibi bir haber düştü! Global lojistik devi Cargo-Partner, ülkemizdeki ikinci büyük deposunu kurmak için kolları sıvamış. Genel Müdür Kürşad Tanrıverdi’nin ağzından çıkan bu heyecan verici gelişmeye ek olarak, ihracatta ufak bir “fren” olduğunu da öğreniyoruz. Ama merak etmeyin, Tanrıverdi’ye göre Türkiye lojistik geleceği için hala umut vaat ediyor!

MEHMET KAYA’dan ANKARA’dan bildiriyorum: Nippon Express çatısı altındaki Avusturya merkezli lojistik devlerinden Cargo-Partner, Türkiye’deki hizmet ağını adeta jet hızıyla genişletiyor!
EKONOMİ’ye özel açıklamalarda bulunan Cargo-Partner Türkiye Genel Müdürü ve Güneydoğu Avrupa Bölge Direktörü Kürşad Tanrıverdi, lojistik sektöründe depo yönetiminin ve uçtan uca dijitalleşmenin ne kadar kritik hale geldiğini vurguladı. Ee haklı da, devir teknoloji devri, her şeyin “akıllı”sı makbul! Şirketin iki yıl içinde Türkiye’deki ikinci devasa depo tesisini açmaya hazırlandığını müjdeleyen Tanrıverdi, küresel çapta çalıştıkları için ihracat odaklı hizmetlerde ellerinin güçlü olduğunun altını çizdi. Kendi yazılımlarının bile müşterilerin yönetim programlarıyla şıp diye uyumlu çalıştığını da ekledi, bu da demek oluyor ki işler tıkırında!
Ekonominin lojistikten okunabileceğini belirten Tanrıverdi, son dönemdeki ihracat yavaşlamasını gözlemlediklerini itiraf etti. Ama karamsar değil, Türkiye’nin lojistik hizmetlerinde gelecekte sağlam bir büyüme potansiyeli olduğunu da ekledi. Yani “şimdilik biraz soluklanıyoruz ama asıl patlama yolda” diyor adeta.
Dünyanın en büyük 10. lojistik servis sağlayıcısı olmalarının getirdiği bir ekosistemden bahseden Tanrıverdi, 35 ülkede depolamadan uluslararası kara, hava, deniz taşımacılığına, gümrüklemeye kadar geniş bir yelpazede hizmet verdiklerini anlattı. Türkiye’de 2007’de başladıkları macerayı bugün 6 şehirde 9 ofise taşıdıklarını ve havayolu taşımacılığında ilk 10’da yer aldıklarını gururla belirtti. Yeşil dönüşüme de uyum sağlamak için karbon salımı raporlamalarını uluslararası standartlara göre yaptıklarını, hatta müşterilerinin raporlarına bile uyduğunu ekledi. Çevreye de duyarlılar yani, takdire şayan!
Depolama İhtiyacı Patladı: Kontrat Lojistik Yükselişte!
Türkiye’de kontrat lojistik adı verilen depolama hizmetlerine olan ihtiyacın, özellikle e-ticaretin de etkisiyle, çılgınca arttığını belirten Tanrıverdi, bu alandaki yatırımlarını hızlandırdıklarını ve İzmit’te iki yıl içinde yepyeni bir depo yatırımı yapacaklarını müjdeledi. Depolamanın artık “akıllı lojistik” gerektirdiğini, yani bolca dijitalleşme ve robotlaşma gerektiğini söyleyen Tanrıverdi, kendi yazılımlarının müşterilerle entegre çalışmasının onları rakiplerinden ayırdığını vurguladı. “Bizim depo,” diyor, “sizin firmanın bir uzantısı gibi çalışmalı, araya hiçbir şey girmemeli.” Vallahi bravo, tam da olması gereken bu!
Depolar Robotlaşıyor, Verimlilik Tavan Yapıyor!
Lojistikte, özellikle depolamada robotlaşmanın yüzde 70’lere yaklaştığını anlatan Tanrıverdi, kendi gruplarının da robotları yoğun kullandığını ve bunun hem verimliliği hem de dijitalleşmeyi artırdığını belirtti. Sensörler, özel depo tasarımları derken bu alana ciddi yatırımlar yaptıklarını ve bu yatırım hızının artması gerektiğini de ekledi. Gelecek, robotların ayak izlerinde ilerliyor diyebiliriz!
İhracat Azalsa da, Türkiye’nin Lojistik Potansiyeli Dimdik Ayakta!
Kürşad Tanrıverdi, Türkiye’nin mevcut ekonomik tablosunda ihracattaki durgunluğun lojistik sektöründen net bir şekilde gözlemlendiğini doğruluyor. Hatta ABD’nin yeni vergi oranları sonrası Çin’in ürünlerinin rotasını değiştirebileceğini ve bunun Türkiye’ye olası etkilerini de düşünüyor. Tanrıverdi’nin verdiği bir örnek var ki, akıllara zarar: “Türkiye’den Çin limanlarına giden 40’lık bir konteynerin fiyatı, 45 dolar! Gemi firmaları zarar ede ede konteynerleri Çin’e çekmeye çalışıyor ki, oradan 2.700-2.800 dolara yeniden yükleyip satsınlar.” Bu durumun Türkiye için ciddi bir rekabet unsuru olduğunu belirtiyor.
Yeni Yatırımlar Kapıda: Mersin Limanı ve Demiryolu Potansiyeli!
Türkiye’nin bölgesel önemine de değinen Tanrıverdi, Suriye’nin normalleşmesiyle Mersin Limanı’nın öne çıktığını ve gümrük sorunları nedeniyle alternatif olabileceğini, bu hattın gelişiminin Türkiye için kritik olduğunu vurguladı. Ayrıca Orta Asya’dan Avrupa’ya demiryolu taşımacılığının başladığını ancak sistem farklılıkları nedeniyle tam verimli olmadığını, bu alanda da ek yatırım ve iyileştirmeye ihtiyaç duyulduğunu ekledi.
Yani özetle, Cargo-Partner Türkiye’de büyümeye devam ediyor, yeni depolar kuruyor, teknolojiyi sonuna kadar kullanıyor. İhracattaki rüzgar biraz tersine esse de, Türkiye’nin lojistik merkezi olma potansiyelinden ümitliler. Bakalım, bu yeni depo ve stratejilerle lojistik dünyasında daha neler göreceğiz! Gelişmeleri merakla bekliyorum!