Business&Luxury Magazine

Kosifler Kullanılmış Oto Pazarlama Direktörü "Emir Kosif"

Emir Kosif

Kosifler Kullanılmış Oto Pazarlama Direktörü - The Brain Group Kurucusu

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
13 yaşından beri iş hayatında olan, 32 yaşında genç bir iş insanıyım. 10 yaşında Fenerbahçe Fan Kulübüm ile çıkmış olduğum yolculukta, 13 yaşında internet hizmetleri satmaya başlayarak iş hayatına adım attım. 15-16 yaşlarımdayken yoğun bir şekilde yazılımla uğraşıyordum. 2000’li yıllarda zamanın ünlü bir anti virüs programının tanıdığı bir trojanı yazmıştım. Yine şu an hali hazırda Apple iPhone cihazlarda kullandığımız Türkçe dil paketini yazan kişiyim. Apple hiçbir bilgi vermeden, istek ve talepte bulunmadan direkt yazmış olduğum Türkçe dil paketini iPhone’un yazılımına entegre etti. Ben de buna insanımız iPhone’u Türkçe kullanabilsin diye hiç itiraz etmedim çünkü en baştaki amacım da tam olarak bu idi.


2006-2012 yılları arasında Sabancı Üniversitesi’nde Yönetim Bilimleri okudum, sonrasında ise yüksek eğitimimi Amerika’da, UCLA’de pazarlama eğitimi alarak tamamladım.


Günümüz itibariyle Kosifler Oto Kullanılmış Otomobil pazarlama direktörüyüm. Bir diğer yandan da Ağustos ayında The Brain Group’u kurdum. Fenerbahçe kongre üyesiyim. Amatör bir fotoğrafçıyım. Ara vermiş olmakla birlikte de öğretim görevlisiyim. Üniversitede Satış ve pazarlama dersleri veriyorum.

 

Kişisel markanız ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Kullandığım kelimelerden, düşüncelerimi ifade ediş şeklime, projelerimden yaşam tarzıma kadar her şeye özen gösteriyorum. Kendisine, ailesine ve sevdiklerine saygı duyan ve bu saygının sorumluluğuyla hareket eden biriyim. Ancak bunun için özel bir şey yapmıyorum. Çünkü benliğim ve yaşam şeklim kendiliğinden gelişmiş bir şekilde bunları seçiyor. Her daim seçici bir insan oldum. Ama bu demek değil ki marka olmayan yerde yemek yemem, marka olmayan şeyi giymem. Tüketim konusunda ‘’Marka’’ takıntım hiçbir zaman olmadı.


Kosifler Oto’daki işinizden de biraz bahsedebilir misiniz?
Kosifler Group’ta, ailemle 2014’te çalışmaya başladım. En başta inşaat tarafında idim, 2016 itibariyle de Kullanılmış Oto departmanına geçtim. Satış danışmanı olarak başladığım otomobil tarafında şimdi Kullanılmış Oto pazarlama direktörlüğü görevini yürütüyorum. 2014 yılına kadar ailemle hiç çalışmamıştım. 2010 yılında henüz öğrenciyken Vodafone Türkiye’de 9 bin başvurudan 35 kişinin alındığı Genç Yetenek programına girmiştim. Sonrasında da 2 yıl Amerika’da okul/iş tecrübem oldu. Aile dışında çalışmak da tamamen benim tercihimdi. Bunların hepsi Emir Kosif markası için yapmış olduğum güzel yatırımlardı.

The Brain Group nasıl ortaya çıktı? Hangi Sektöre hizmet veriyorsunuz?
Ben Amerika’da yaşarken kurmuş olduğum “Kiralık Beyin” isminde bir danışmanlık firmam vardı. İstanbul’a geldikten sonra dönem dönem, sürdürmeye devam ettim. Çevremden ve bazen de sosyal mecralardan gelen talepler üzerine markalara benim için çok küçük dokunuşlar ile onlar için çok büyük etkiler yaratıyordum. Hali hazırda da birkaç yıldır farklı işlere ve alanlara yönelme eğilimindeydim. Pandemi sürecinde kendimi dinleyecek fırsatım oldu. Hep sorular sordum kendime. Mutlu muyum? Yaptığım şeylerden tatmin oluyor muyum? Kendi kariyerim için doğru adımlarımı atıyorum? Gibi sorular sorarak herkesin bir dönem geçmiş olduğu aşamalardan geçtim. Özetle, pandemi sürecini çok güzel atlattım. Bu süreç sonunda da The Brain Group’u kurmaya karar verdim. Son 2 senedir hep kendi işimi yapmak istediğimi fikren ve zikren öne çıkartmaya başlamıştım ve pandemi sürecindeki değerlendirmelerim bu fikri artık hayata geçirmeme vesile oldu.


Ülkemizde birçok kişinin iş yaparken çok kaçtığı şeylerden birisi tanıdıklar ile iş yapmak. The Brain Group ise tamamen tanıdıklarımın katkılarıyla iş yapıyor. Şu an yaklaşık 30 kişilik bir ekip olduk. Danışma kurulumuzda birbirinden özel, tecrübeli ve üst düzey görevlerde yer almış, almakta olan insanlar var. Dünyada ki en başarılı 500 Türk yönetici listesine girmiş insanlar da var, uluslararası ödüller almış insanlar da var, birbirinden özel deneyimlere sahip yabancı insanlar da var. Güzel, deneyimli ve geniş bir kadroya sahibiz. Şu anda da Danışmanlık ve Ajans olarak ikiye böldük aslında. Danışmanlık tarafında birbirinden farklı sektörlerden müşterilerimizin yatırımlarını yönetip, pazarlamasından finansına, üretim süreçlerinden robotik yazılımlarına birçok konuda dokunuşlar yapıyorken, ajans tarafında sergi, etkinlik, festival, fuar gibi süreçleri A’dan Z’ye planlıyor ve uyguluyoruz. Tıpkı şu an Kosifler Oto’da yaptığımız Göz Göze Atatürk Sergisi gibi.

Elektrikli otomobiller ile ilgili düşünceleriniz neler?
Şu an ülke olarak yeni yeni hazırlanıyoruz. İstasyonlar kurulmaya başlansa da henüz tam olarak hazır değiliz. Aynı anda 5 bin adet elektrikli otomobil şarja takılırsa hızlı bir istasyonda, nasıl etkileri olur? Önce mevcut alt yapımızı da bir araştırmak gerek. Ben inşaat tarafında çalıştığım dönem Kadıköy belediyesine defalarca mail attım. Sayın başkanım, şu an çok şanslı bir bölgedeyiz, kentsel dönüşüm var, her yer yenileniyor. Lütfen her bir apartmana elektrikli şarj istasyonunu zorunlu kılın diye mail attım. Ama hiçbir dönüş olmadı. Ne olurdu peki yapılsaydı? Şu an belki Bağdat caddesinin %80’inde elektrikli şarj istasyonu olan apartmanlar bulunurdu. Ama maalesef yapamadık, yapmadık. Amerika’ya baktığımızda sokakta bile fişe takabiliyorsunuz aracınızı. Türkiye’de sadece bazı otellerde, alışveriş merkezlerinde denk gelebiliyoruz.

Kosifler Oto, yeni normali nasıl karşıladı? Dijital dönüşüme hazır mı?
Otomotiv sektörü genel anlamda dijitale hazır değil. Sadece sektör değil, ülke ve yasalar da hazır değil. Bugün internet üzerinden satın aldığınız herhangi bir üründe, 14 gün içerisinde iade hakkınız var. Otomobillerde de bu durum bu şekilde şu an. Zaten günümüzde internetten bir otomobilin tüm bedelini ödeyip satın alabileceğiniz bir sistem de yok. Sadece belli bir depozito karşılığında rezerve edebiliyorsunuz.

Sektörle ilgili de ufak bir özet yapmak lazım. 2018 model araçların satışları, 2019 yazına kadar devam etti. Böyle olunca 2019 modeller ülkemize çok daha az geldi. Zaten bir kriz vardı otomotiv sektöründe. Hemen her yıl adet bazında %60’ları bulan küçülmeler görülmeye başlandı. 2019 Kasım’da da faizlerin çok hızlı bir şekilde düşmesi, ekonominin canlanması ile birlikte inanılmaz bir talep doğdu. Ama geçmiş dönemlerde yaşanan stok sebebiyle daha az adet otomobil getirilmişti. 2019 Kasım ile 2020 Şubat ayı arasında hangi markaya giderseniz gidin hiç birisinde otomobil kalmamıştı. Tüm markalar bu dönemi sıkıntılı geçirdi. İnsanlar fiyat garantisi alamadan ve araçları göremeden, araçlar buraya gelmeden 1-2 ay öncesinden belli kısım ödemeler yapıp satın almaya başladılar. Tam Şubat’ta normale dönüyoruz derken Covid-19 tüm dünyayı derinden sarstı. Mart ayı itibariyle dünyada üretimler durdu ve Mayıs ayında kademeli olarak üretimler tekrar başladı. Tüm dünyada satışlar düşerken Türkiye’de hala inanılmaz bir talep vardı. Her ne kadar ötv ve kur yükselse de hala daha otomobillere çok yüksek bir talep var. Görünen o ki, stok problemleri Kasım-Aralık ayları itibariyle sona ermeye başlayacak. Günümüz itibariyle belli başlı seriler dışında stoklarda daha fazla sunulabilir otomobil olduğunu ve 1-2 aylık teslim süreçlerinin yavaş yavaş birkaç hafta/güne düştüğünü de söylemekte fayda var. Son 1 sene içerisinde otomobiller yatırım aracı olarak görülmeye başlandı. Zaten hiçbir yatırım aracı da bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar çok para kazandırmamıştır.


“Bulunduğu Her Sektörde öncü ve lider olmak. Evrensel kalite ve standartlarda hizmet sunma vizyonuyla hareket etmek” Kosifler Oto’nun vizyonu. Şirket olarak bugüne kadar nasıl zorluklar yaşadınız? Zorlukları aşmak için neler yaptınız?
Anlattığım gibi, Son 3-4 yıldır inanılmaz bir düşüş yaşadı otomotiv sektörü. Yapılan yatırımlar geliriniz %50 artacakmış gibi hesaplanırken, %50-60 düşen bir gelir gerçeğiyle karşılaşıyorsunuz. Sadece sıfır satış adetinizin düşmesi değil, 2 sene sonra servis için gelecek araçlarınızın da adetleri düşmüş oluyor. Sektörün bir zincir olarak etkilenmesini bu şekilde özetleyebilirim. Her şeye rağmen Antalya’da yeni bir Showroom açtık. Önümüzdeki günlerde Samsun’a, Karadeniz bölgesinin tamamına hitap edecek çok büyük bir Showroom’u da hizmete açmak üzereyiz. Yani Kosifler Group yatırımlarına bu dönemde de devam etti ve 35 yıldır gelenek haline gelmiş olan Kosifler Oto’nun Ayrıcalıklar Dünyasını aynı vizyon ve kararlılıkla sürdürmeye devam etti.


Zorlukları aşmak için öncelikle elbette doğru finansal altyapınızın olması gerekiyor. Çünkü sürekli değişkenlik gösteren bir döviz kuru var. Finansal alt yapısı iyi olmayan bir şirketin bu konjonktürde ayakta kalması zaten çok zor. Son 10 aylık süreçte ülke olarak zor dönemler yaşadık, bizim sektörde de söylediğim gibi özellikle üretimlerin de durması sebebiyle, ülkeye araç gelmediği için arzın talebi karşılaması konusunda ciddi sıkıntılar yaşandı. 500 araç talebi varken, 200 araç geliyor gibi düşünebilirsiniz. Kocaman bir pasta satabilecekken, sadece 2-3 dilim pasta sunabiliyor olmak elbette hiçbir sektör mensubunun isteyeceği bir durum değil.


Zamanınızı nasıl yönetiyorsunuz? Gençlere tavsiyeleriniz neler?
Açıkçası benim günlerim sabah 6-6.30 gibi başlıyor. Güne erkenden 1-2 saatlik bir yürüyüşle başlayıp, dinç ve zinde bir şekilde işe gitmeyi tercih ediyorum. Bu 2 saatlik yürüyüşte mutlaka işle ilgili konuşmalar da yapılıyor ve bazen en kritik projeler sabah yürüyüşlerinde ortaya çıkıyor. Şahsen haftalar sonra bile hangi gün, saat kaçta nerede olacağımı takvimime not alıyorum. Ajandasız yaşamak her ne kadar mümkün olmasa da bir o kadar da spontane yaşamaya çalışıyorum. Bunlara ek olarak, iş zamanı işimden ödün vermediğim gibi, sosyalleşmemden de asla ödün vermiyorum. İş ne kadar önemli ise, sosyalleşmek de bir o kadar önemli. Gençlere de not olsun bu. Ne bildiğiniz, neler yaptığınız elbette önemli ancak kendiniz için geliştirdiğiniz networke ve tanıdığınız insanlarla olan ilişkilerinize çok dikkat edin.


Türkiye’de markalaşmayı nasıl görüyorsunuz?
Kosifler’in markalaşmasını aile büyüklerimiz bu noktaya kadar taşımış. Bizler de o bayrağı daha ileriye götürmek üzere çalışıyoruz. Türkiye’de “BMW Kosiflerden Alınır” algısı çok başarılı bir şekilde yaratılmış. Şu an bir BMW otomobil alacak bir tüketici farklı bir bayiyi bile tercih etse mutlaka bir Kosifler Oto şubesini arar, fiyat alır, web sayfasını ziyaret eder. Mutlaka Kosifler Oto’nun kapısından ama fiziken ama dijital ortamda bir içeriye girer. Kosifler Oto’nun Türkiye şartlarında en iyisini yapmaya özen gösteren markalardan biri olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.


Genel anlamda ise markalaşmada ülke olarak çok başarılı olduğumuzu düşünmüyorum. Türkiye’de bu konuda maalesef muhteşem örneklere sahip değiliz. Globalleşmiş Türk marka aradığımızda da ancak birkaç tane sayabiliyoruz. The Brain Group’u kurmamdaki önemli etkenlerden bir tanesi de bu zaten, bu alanda henüz keşfedilmemiş çok büyük bir pasta, hayata geçirilebilecek çok fazla iyi fikir var.

0 Yorum

Cevapla